Dünya, Güneş’ten sonra gelen üçüncü gezegen. Radyometrik tarihlendirmeye ve diğer kaynaklara göre 4.5 milyar yıl önce oluşmuştur. Bu gezegende; dinozorlardan piramitlere, sürüngenlerden insana, 55-65 milyon sene arası izlerimizi bırakmış durumdayız. Bu yazıda dünya tarihine girmeyeceğim. Nitekim, böyle bir konuyu günlük bir yazıya sığdırmak mümkün olmayacağından sadece insan olarak dünyaya verdiğimiz zararı ve önümüzdeki yüzyılda bizleri ve tüm canlıları bekleyen tehlikeleri biraz anlatmaya çalışacağım.
Anatomik olarak modern insanın en erken fosilleri yaklaşık 200,000 yıl önce Orta Paleolitik döneme ait bulunmakta. Afrika’dan dünyaya yayılan insan türü 50,000 sene evvel modern davranış biçimine adımlarını attı. Bunu söylerken, 2017’de Almanya’da Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsünden (MPI) Prof. Jean-Jacques Hublin, Fas’ın Jebel Irhoud bölgesinde buldukları fosil kalıntılarındaki verilerin insan tarihini daha da eskiye götürebileceğini açıkladı. Bu da ayrı bir konu! Araştırmalar devam ediyor.
Peki? Bu zaman içinde insan türü dünyaya ne gibi zararlar verdi? Maalesef, çok fazla! Verilen zararı tek bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Her ne kadar insan türünün sayısı çoğalarak 7.6 milyarı bulsa da, yaşayan tüm canlıların sadece yüzde 0.01’ini temsil ediyoruz. Ama zarar vermekte üstümüze yok! Hiçbir canlı türü bu konuda hızımıza yetişemiyor.
Mayıs 2018, The Guardian gazetesinin haberine göre; “medeniyetin başlangıcından bu yana, insanlık tüm vahşi memelilerin ve yarı bitkilerin yüzde 83’ünün kaybına neden oldu” Haber;
“Çiftlik, ağaçlandırma ve gelişme için yabani habitatın yok edilmesi, bir çok bilim insanının Dünya’nın dört milyar yıllık tarihinde meydana gelen altıncı kitlesel yok oluşu düşündüklerinin başlangıcına yol açmıştır. Dünya’daki hayvanların yaklaşık yarısının son 50 yılda kaybolduğu düşünülmektedir” diye devam ediyor.
Artık dünya tekin bir yer değil, belki de hiç değildi; ekonomik kriz, siyasi rantlar, sınıf kavgası, açlık, işsizlik, mafyacılık, hırsızlık ve daha nice sorunla karşı karşıya yaşıyoruz. Ne güven kaldı ne de emniyet. Çocuklara nasıl bir yer bıraktığımız belli olsa da, dünyayı bekleyen tehlikenin daha büyük olduğunu fark etmeliyiz.
Nükleer Silahlar
Nükleer silahların insana, doğaya ve geleceğe verdiği zarar tahmin edilemeyecek ölçüde. Dünya tarihinde bugüne kadar iki savaşta nükleer silah kullanıldı: Hiroşima ve Nagasaki. Hiroşima ve Nagasaki’de 120,000 insan öldü. Ne yazık ki, bu savaşların sonrasında da insan durmadı ve daha güçlü nükleer silahlar üretti. Yeni üretilen silahlar bugüne kadar hiçbir yerde kullanılmadı. Böyle bir durumun oluşması ve nükleer silahların kullanılması yüz milyonlarca insanın doğrudan ya da savaş sonrasında ölmesi demek olacak.
Şehir ve Kalabalık
1950’de, kentsel alanlarda 750 milyondan az insan yaşıyordu. Bugün, bu rakam 4 milyar, yani dünya nüfusunun yarısından çok. Bilim insanları tarafından verilen bilgiye bakılırsa yüzyılın sonlarına doğru kentlerde yaklaşık 6.3 milyar insan yaşayacak. Bu kalabalık beraberinde bir çok sorunu getirecek. Şimdiden Avrupa’nın ‘göbeğinde’ günlük yemek ihtiyacını gideremeyen insanlar için “Yemek Bankaları” (Food Banks) kuruldu. Kentler kırsal alanlara kıyasla, dünyanın enerjisinin dörtte üçünü tüketmekte ve aynı miktarda küresel karbon emisyonu üretmektedir. Bu nedenle, nüfus artışı enerji taleplerini yükseltecek ve daha fazla kirlilik yaratacak. Netice: zehirli hava solumak. Bununla beraber hastalıkların çoğalması da kaçınılmaz olacak.
Susuzluk
Bugün, 1.1 milyar insan su kıtlığı yaşıyor. Ayrıca, Dünya nüfusunun 2,5 milyarı (dünya nüfusunun% 36’sı), su sıkıntısı yaşayan bölgelerde yaşamakta. Dünya nüfusunun yüzde 40’ı senede en az bir ay, ya erişim ya da parasızlıktan susuzluk sorunu yaşıyor. Bu yüzyılın ortalarında bu sorun daha da büyüyecek. Milyarlarca insan susuzluk sorunu yaşayacak. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da tam bir kıtlık yaşanacağı vurgulanmakta. Şu anda, dünya nehirlerinin üçte biri –yaklaşık 3 milyar insan için yeraltı suyu- gitti, gidiyor.
Uzmanlar, Dünya nüfusunun 2030 yılında 8.6, 2050’de 9.8 milyar ve 2100’de ise 11.2 milyara yükseleceğini söylüyor. Şimdiye kadar yapılan araştırmalar nüfus yükseldikçe ekonomik gelirin azaldığını, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta hayli zorlandığını gösteriyor. Yaşadığımız zamana kahırlansak da belli ki bunlar daha iyi günlerimiz. Özetle; insan yok ederek çoğalmaya devam ediyor ve bu çoğalma beraberinde ileri ki yıllarda aşamayacağı sorunları getiriyor.
İklim Değişikliği
Son yıllarda iklim değişikliğini fazlasıyla hissetmeye başladık. Öyle ki, yağmurlu memleketlerde 30 derecenin üzerinde sıcaklıklar görülürken, 40 derece sıcaklık olan memleketler 20 derecelerde Yaz aylarını geçirmeye başladı. Önümüzdeki yıllarda bu değişimi daha da fazla hissedeceğimiz bilim insanları tarafından açıklandı. Dünya ısınıyor. Buzlar dünyanın genelinde eriyor. Yükselen sıcaklıklardan ötürü bir çok canlı etki altında, hatta sayısı gitgide azalan canlılara da rastlamaktayız. Son yüzyılda deniz seviyesi hızla yükselmeye başladı. Öyle görünüyor ki, bu yüzyılın sonlarına doğru deniz seviyesinin 18-59 cm arası yükselmesi bekleniyor. Sadece bu değil! Bütün canlı türlerinin etkileneceği felaketler, doğal afetler hızlıca hayatın bir parçası haline gelecek; kasırgalar ve fırtınalar çoğalacak, sel ve kuraklık yaygınlaşacak; temiz su bulmak güç olacak; bazı bulaşıcı hastalıklar çoğalacak.
Değerli şairimiz Orhan Veli: ‘Beni bu güzel havalar mahvetti’ demişti. Şairimizi mahveden güzel havaları ise biz mahvettik ve iklimleri bile bozduk. Kaybımız sadece evkaftaki memuriyet olsa iyiydi! Zararlı ışınlar derimizi yaktı kanser olduk.
Ormanları kestik, çöl olduk!
Ağır metalleri saldık bacalardan, asit oldu üstümüze yağdı toprağımızı zehirledik toksin demeti olduk!
Dere yataklarına betonları diktik, dostumuz yağmur bile düşman kesildi bize sel olduk!
Kasırgalarla parçalandık, yel olduk!
Ve çokça tükettik, gösteriş içinde yüzdük, zehir saçan maden sahaları kurduk; altın, elmas, pırlanta, yakut, gümüş süsümüzdü; yedik önümüze her konanı havyarla, istiridye ile bile doyamaz olduk!
Kimimizde doymak bilmezlerin elinde tükendi, aç olduk!
Velhasıl gördüğünüz gibi dostlarım bu yalan dünyada her şey olduk. Kanser olduk; toksin demeti olduk; çöl olduk; sel olduk; yel olduk; obruk olduk; doyamaz olduk; aç olduk! Geriye bir tek soru kalıyor: Gelecek kuşakların emaneti olan güzelim doğamızı koruyacak kadar insan olduk mu?